2022-2025 Stratejik Plan Özeti

VİZYON-MİSYON

Ülkemizin tüketicinin korunması alanında ilk çatı örgütü olan ve Avrupa Birliği 2021 ilerleme Raporunda yerini alan, AİHM de ülkemizin ilk/tek tüketici davasını kazanan, eylem biçimleriyle kalıcı etkiler bırakan, idari, siyasi ve ticari kuruluşlardan bağımsız faaliyet gösteren TÖK bileşeni örgütlerin 25 yıllık deneyimiyle her zaman ilkleri hayata geçiren ve hayata geçirmeyi sürdürülebilir hedeflerinden biri olarak görmektedir. Bu nedenle Sivil toplum kuruluşunda stratejik plânlama ihtiyacını tespit ederek yine bir ilki hayata geçirmeyi öngörmüştür.

Öngördüğümüz önümüzdeki dört yıl içinde tüketicilerin çatı örgütü olarak ülkemizden yola çıkarak uluslararası alanı da kapsayacak çalışmaların hayata geçirilmesi, tüketicinin daha üst düzeyde korunacağı mevzuat başta olmak üzere ilgili her konuda üretkenlik, lobicilik, evrensel tüketici hakları kapsamında toplumsal hak arama kültürünün gelişimine ilişkin çalışmalar. Tüketici gündeminde üstlendiğimiz öncü rolümüzün etkin bir biçimde geliştirilmesi, örgütsel kapasitenin arttırılması ve bu sürecin yayınlarla beslenmesi (kitap, dergi, raporlar, test dergisi vd.)

Ülkemiz tüketici hareketinin işleyişinin, Dünyanın en iyi örneklerinden biri olması için çalışan ve kısa süre içerisinde, “Dünya Tüketici Örgütleri Birliğinin” (International Consumer) üyesi olan, TÖK ün, öncelikli hedeflerinden biri Söz-Yetki- Karar süreçlerinde etkin bir biçimde yer alarak tüketicinin sesini daha fazla duyurmak olduğu gibi, bir diğeri ise ülkemizde ürün/gıda güvenliğinin etkin bir biçimde sağlanmasının takipçisi olarak, tüketici örgütlerinin bu süreçte daha etkin rol üstlenmesine yönelik gerekli düzenlemelerin yapılması çalışmalarının hayata geçirilmesi hak arama mücadelemize çok önemli katkılar sağlayacaktır.

Bu kapsamda değişen/oluşan ihtiyaçların tespit edilerek stratejik planımızın güne uygun hale getirilmesi de sürecin ve faaliyetlerin izlenmesi ile değerlendirilmesi sonucu olacaktır.                                 Var olan ve yarattığımız değerler ışığında hedeflerimize daha da emin adımlarla yürürken üretimlerimizle ülkemiz tüketici hareketine sağlayacağımız katkılar, değerler gelecekte ki tüketici mücadelelerine yol gösterecek ve  kaynak olacaktır.

‘TÜKETİCİNİN KORUNMASI ATMOSFERİ’

SİVİL TOPLUM KURULUŞUNDA STRATEJİK PLÂNLAMA İHTİYACI;
Her organizasyon, çevresiyle uyum içinde olmak önemli bir gerekliliktir. Gelecek üzerine düşünmek, muhtemel değişimin yönünü belirlemek ve beklenen değişime organizasyonun uyumunu sağlamak, geleceğe ilişkin çalışmaları planlamak için sistemli bir düşünme ve sorgulama sürecine ihtiyaç duyulmaktadır. Stratejik plânlama anlayışı, organizasyon-çevre ilişkisine bütüncül bir perspektiften yaklaşılmasına yardımcı olacaktır. Stratejik plânlamanın önemi burada daha belirgin olarak ortaya çıkacaktır. Tüm dünyada hızlı teknolojik değişim, gelişen tüketici ihtiyaç ve talepleri ve ülke gerçekleri karşısında  tüketici STK ları olarak daha stratejik düşünmek ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Geleceğin anlaşılmasına ve buna uygun eylem plânlarının geliştirilmesine yönelik bir çaba olan stratejik yönetim süreci bütüncül bir perspektif ile meselelere yaklaşılmasına yardımcı olacaktır. Stratejik yaklaşım aynı zamanda hızlı değişim dönemlerinde örgütlerin ayakta kalabilmesi ve gelişmesine yardımcı olacaktır.

HEDEFLER/YÖN;

Plânlama fonksiyonu, örgütlerin yönetiminde en önemli fonksiyonlardan bir tanesidir. Örgütün yaşamını sürdürmesinden ve başarısının gelişmesinden sorumlu olan stratejik yönetim, planlamaya dayanılarak gerçekleştirilir. Geleceğin öngörülmesine ve anlaşılmasına, buna uygun olarak eylem plânları geliştirilmesine yönelik bir çaba olan stratejik plânlama süreci, değişim dönemlerinde örgütlerin ayakta kalabilmesi ve gelişebilmesine yardımcı olmaktadır.

Stratejik plânlamayı kullanan kar amaçsız STK bütünlüğü içinde tüm bileşenlerimizin yararlanabileceği bir çerçeve niteliğinde planlama önemlidir. Bu noktadan hareketle çalışmanın kavramsal hipotezi, Sivil Toplum Kuruluşunda olarak etkililik ve verimliğimizi artıracak ve özellikle bileşenlerimizin bulundukları bölgenin ekonomik, sosyal ve kültürel anlamda gelişmesini sağlamasına ve ülkenin kalkınmasına katkıda bulunacaktır.  

Bu çalışma temel olarak dört ana bölümde değerlendirmek gerekir.

  1. Strateji ve stratejik plânlama
  2. Stratejik planlama süreci
  3. Uygulama stratejisi
  4. İzleme ve değerlendirme işleyiş içinde yerini alacaktır.

İzleme

Değerlendirme

Performans ölçümü ve değerlendirmesi.

TÜKETİCİ KAVRAMI/DAVRANIŞI,

Sanayi devriminin getirdiği makineleşmiş kütlesel üretim, çok sayıda ve çeşitli mamullerin üretilmesini sağlamış ve bunun doğal sonucu olarak kütlesel tüketim ya da tüketim toplumu olarak adlandırdığımız sosyolojik yapılanma ortaya çıkmıştır. 

Tarihsel gelişim süreci içinde, insanların istek ve ihtiyaçlarının karşılanması önem kazanmış, büyük hacimli üretim, çok sayıda ve çok çeşitli ürünün pazara girmesini sağlamıştır. Pazar ekonomisine geçiş, uluslararası ticaretin artması, ulaşım -iletişim ağının ve olanaklarının hızlı gelişimi gibi faktörler tüketime dayalı yaşam biçimlerinin yaygınlaşmasına neden olmuş, böylece “tüketim toplumu“ adı verilen ekonomik yapılanma ortaya çıkmıştır.

Tüketici davranışları, bireylerin ürünleri hizmetleri fikirleri ya da deneyimleri değerlendirme elde etme ve kullanmaya ilişkin zihinsel ve fiziksel faaliyetlerini kapsamaktadır.

Tüketici davranışı; Ekonomik, Pazarlama, Psikoloji ve Sosyoloji bilim dallarını ilgilendiren önemli bir konu durumundadır.

Bir toplumda tüm bireyler nihai tüketicidir. Aslında tüketici kavramı, nüfusun tamamını kapsayan bir işleyiş olarak ortaya çıktığı görülür.

Bu bakımdan aslında tüketicinin korunması demek bir ülkede yaşayan insanların korunması demektir.                                                                                            

Tüketici davranışlarının üç temel etkeni olduğunu biliyoruz.
a) Kültürel Etkenler
b) Bireysel Etkenler
c) Grup Etkenleri

Tüketicilerin ihtiyaçları;
a) Tüketicilerin kendi sağlık ve güvenliklerine karşı tehlikelerden korunması,
b) Tüketicilerin ekonomik menfaatlerinin geliştirilmesi ve korunması,
c) Tüketicilere, istek ve ihtiyaçlarına göre bilinçli seçim imkanı sağlamak için yeterli bilgilere erişim sağlanması,
d) Tüketici eğitimi,
Tüketiciyi koruma politikalarını geliştirmek, uygulamak, kontrol etmek için Tüketiciyi koruma tedbirlerinin, nüfusun tüm bölümlerinin, bilhassa kırsal nüfusun menfaatleri için uygulanmasını sağlamak amacıyla özel çaba harcanmalıdır.
Tüketiciyi koruma politikası geliştirilirken araştırma yapan üniversiteler ile özel ve kamu teşebbüslerinin olumlu rolünün potansiyeli göz önünde bulundurulmalıdır.

ULUSLARARASI PERSPEKTİFTEN BİR BAKIŞ

Türkiye’deki Tüketici haklarının değerlendirilmesine baktığımızda;  Avrupa Birliği (AB) Türkiye İlerleme Raporlarında, yıllar itibariyle tüketicinin korunması alanında yer alan eleştirilerden birisi de ülkedeki tüketici alanındaki işleyişin ve tüketici örgütlülüğünün durumunun yetersizliği ile kamu – STK ilişkilerinin zayıflığı olduğunu tespit edebiliyoruz.

2021 yılı ilerleme raporunda ise, Tüketicinin korunması Ulusal mevzuat, güvenlikle ilgili olmayan konularda tüketicinin korunmasına ilişkin AB müktesebatıyla büyük ölçüde uyumludur.  Temmuz 2020’de tüketici hakem heyetlerinde görevlendirilen bilirkişilerin temel sorumluluklarının ve etik ilkelerin belirlenmesine ilişkin uygulama mevzuatının kabul edilmesi olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmiştir.  Tüketici örgütlerinin desteklenmesine yönelik bir eylem planı ve gündem kabul edilmiştir.  ve Ticaret Bakanlığı’nda Tüketici STK’ları için özel bir birim kurulmuş olup,  Tüketici Bilgi Sistemi (TÜBİS), tüketici şikayetlerinin işleme alınma süresini önemli ölçüde kısaltmıştır.  Türkiye’de tüketicinin korunmasına ilişkin ilk kamu politikası analizi hazırlandı.  Tüketici STK’ları arasındaki diyalog, tüketici örgütlerinin ilk konfederasyonunun kurulmasına yol açacak şekilde güçlendi.  Tüketici haklarının uygulanmasını, tüketici bilincini ve eğitimini, sektörel paydaşların işbirliğini ve koordinasyonunu geliştirmek için daha fazla ve sürdürülebilir çabalara ihtiyaç vardır. 

Sivil toplum yaklaşımı olarak, Türkiye’deki mevcut durum ve temel düzenlemeler açısından bizi kısıtlayan durumlara baktığımızda örgütlenmenin işleyişinde yaşanan engeller ve sokak eylemlerine yönelik yasakçı politikalar, boykot örgütlenmesinde tüketicinin göreli ilgisizliği, ilgili mevzuatlardan kaynaklı eksiklik ve/veya farklı yorumlamalar sonucu ortaya çıkan ve/veya uygulamada ortaya çıkan zorluklar/engeller.

Tüketicinin Korunması alanındaki ve ilgili mevzuatın uygulanmasında önemli rol üstlenen tüketici örgütleri, mevzuatın yargıçlar tarafından farklı yorumlanması, tüketici hakem heyetlerinde karar birliğini sağlayacak mekanizmaların oluşturulmaması, ihtiyaçların gelişimi ve değişiminin zamanında fark edilerek önlemler alınmamasına ilişkin kamu otoritesi tarafından paydaşları sürece katma konusunda tutucu davranılması.

Son dönemde Avrupa’da tüketicinin korunması alanında yaşanan en önemli gelişmelerden biri de Avrupa Komisyonu’nun, Avrupalı ​​tüketicilerin yeşil ve dijital dönüşümlerde aktif bir rol oynamasını sağlamak için Yeni Tüketici Gündemi’ni benimsemesidir.

Bu çerçevede kaydedilen diğer bir önemli gelişme de Avrupa Komisyonu’nun;

        -Tüketici Hakları Direktifi

        -Haksız Ticari Uygulamalar Direktifi

        -Haksız Şartlar Direktifi

        -İhtiyati Tedbir (Injunctions) Direktifi ve

        -Fiyat Bildirimi Direktiflerinde

TÜKETİCİNİN KORUNMASINDA TÜKETİCİ ÖRGÜTLERİNİN ÖNEMİ,

Ortak paydaları olan tüketicilerin güç birliği yaparak birlikte davranmaları sonucu örgütlenerek hak arama faaliyetlerinde bulunabilmeleri durumunda, bir ortak çıkar grubu olarak örgütlenerek ve veya örgütlenmelerini geliştirerek haklarını koruyabilirler. Tüketiciyi bir güç olarak tanımlamak ve hak arama sürecinde etkinliğinin artması için Tüketicilerin kendi aralarında kurduğu  örgütlere büyük görevler düşmektedir. Tüketici örgütleri ülkemizde 1990 lı yıllarda ağırlıklı olarak dernek biçiminde örgütlenmeler hayata geçirilmiş olup, 2000 li yıllarda federasyonlar, 2020 sonrasında ise Konfederasyon örgütlenmesi şeklinde gerçekleşmiştir.

Tüketici örgütü; ticari ilişkilerden bağımsız, yayınlarına reklam almayan, siyasi partilerle örgütsel organik ilişkiler içinde olmayan ve çalışmaları gönüllülük esasına dayanan demokratik kitle örgütü/sivil toplum kuruluşlarıdır.

Bir tüketici örgütünün işleyişinde, devlet dahil, siyasi ve ticari kuruluşlardan bağımsız çalışma yapmaları esas olmalıdır.  Evrensel kabul görmüş tüketici haklarının yerleştirilmesi, uygulanması ve geliştirilmesi güçlü, etkili ve bağımsız bir tüketici hareketinin oluşmasına bağlıdır.

Örgüt kültürü:

Örgüt kültürü, örgüt üyeleri tarafından paylaşılan ortak değer ve inançları, gelenekleri, örgütün işleyiş tarzını ve çalışma çevresini ifade etmektedir.                                         

Örgütsel Kapasitenin Geliştirilmesi;

Tüketicinin korunması konusunda devlete, özel sektöre ya da özerk yapılara görevler düşse de bu alanda en fazla söz sahibi olması gereken aktörler, bizzat tüketiciler ve tüketiciler tarafından oluşturulan yapılardır. Tüketici örgütlerinin kendilerine biçilen bu rolü gereğince yerine getirebilmeleri için ekonomik, beşeri ve teknik açıdan yeterli donanıma sahip olma ihtiyacı önemlidir.

GÜNÜMÜZDE TÜKETİCİNİN KORUNMASI ATMOSFERİ;

Pandeminin Sürecinde;

a)- Çalışmalara etkileri,

b)- Ekonomi yapı,

c)- Fiyat Artışları,

d)- Kamu+STK ilişkileri.

Ürün Güvenliği

a)- Üretimden kaynaklı sorunlar,

b)- Satış sonrası hizmetler,

c)- Fiyatlama politikaları.

Ürün güvenliği konusu Dünyada olduğu gibi ülkemizde de tüketicilerin sağlık ve güvenliğini ilgilendiren en temel meselelerin başında gelir.

Ürün güvenliği açısından Dünyada tüketicinin korunmasında temel anlayışın “Test, Analiz, Kıyaslama” sisteminin işleyişinin ne kadar  etkili olduğu ve nitelikli bir tüketicinin korunması politikasının bu ilkesel yaklaşımlar üzerinde yükselmesi gerektiği gerçekliği yadsınamaz.                                  Gıda Güvenliği

a) Tarım ilaçları b) GDO lar c) İşlenmiş Gıdalar d) Tohumdan çatala gıda güvenliği

İnsanların yaşamak için tüketmek zorunda olduğu gıda maddelerinin içeriği ile üretim süreçlerine ilişkin her konuda bilgiyle ulaşmaları daha bilinçli, daha sağlıklı beslenmeleri için bir ön koşuldur. Tohumdan çatala gıda güvenliğinin sağlanması, gıda maddelerinin işlenme süreçlerinde dışsal etkenlerin zararlara yol açmaması, tedarik sisteminde gıdaların soğuk zincirle sevkinin sürekli ve etkin kılınması, depolama ve raf koşullarının uygun olması, son kullanım kurallarına uyulması yaşanacak olası sorunları önemli ölçüde ortadan kaldırılacaktır.                                                             

Toplum Destekli Tarım; Etiket okuyarak ürünün gluten içerip içermediğini veya gıda katkı maddeleri olup olmadığını anlama şansımız olmakla birlikte tağşişi, mikotoksinleri veya pestisiti tüketiciler olarak tespit etmemiz mümkün değildir. Tüketicilerin önce haklarının farkında olmaları için sivil toplum örgütlerine katılarak yapabilirler.                                                                                                                               

 İşlenmiş gıdalar;  İşlenmiş gıdaların kötü olduğuna dair bir genel kanı olmasına rağmen işlenmiş gıdalardan ne anlaşıldığına bakmak gerekir.   Genel olarak bakıldığında abur cubur olarak nitelenen işlenmiş gıda maddelerinin obezite sorununa yol açtığına dair çok sayıda akademik makale ve raporlar olduğunu biliyoruz. Üretim sistemini kontrol edilmesi gerekliliği yanında, her gıda maddesinin üretilmesine izin vermemek gerekliliği de açıktır.

Tağşiş  satışa sunulan bir maddenin, bir başka madde ilave edilmesi, düşük kalite hammadde katılması veya üründe pahalı bir hammaddenin kullanılmaması ya da az kullanılmasına yönelik yapılan işlemlerdir. Tağşiş ekonomik çıkar elde etmek için yapılan tüketici tarafından anlaşılması güç olan bir dolandırıcılık türüdür.

Finansal İşlemler

a)- Kredilerden kaynaklı durumlar,

b)- Kredi kartlarından kaynaklı durumlar,

c)- Finansal işlemlerden alınan ücretlerle ilgili sorunlar,

d)- VYŞ devredilen ölü ve canlı alacaklardan kaynaklı sorunlar

Tüketicilerin finansal işlemler ilgili yaşadıkları sorunlar geçmişten buyana en yaygın, en kapsamlı sorunlar olarak karşımızda durmaktadır.

Mesafeli Sözleşmeler (e-ticaret)

a)- Mevzuat düzenlemesi

b)- Mevzuattan/ uygulamadan kaynaklı sorunlar

Yaşanan teknolojik gelişmelerle birlikte alışveriş alışkanlıklarımız da değişmektedir.

Ticaret Bakanlığı tarafından açıklanan verilere göre bu sektörde 2019 yılından 2020 yılına %66’lık bir büyüme saptanmıştır. Sektörde yapılan/yapılacak düzenlemelerin sade, anlaşılır ve birbirleriyle çelişmeyen bir nitelikte olması önemlidir. 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun kapsamında tarafların ortaya ihtiyaçları ve ülke gerçekleri dikkate alınarak önlemler geliştirilmesi ihtiyacı önemlidir.

Abonelik İşlemleri

a)- Telefon/İnternet/uydu yayınvb. hizmetlerde durum

b)- Kamu tüzel kişilerinden alınan hizmetler, “Elektrik, Su, Doğalgaz”

c)- Verilen taahhütle ilgili sorunlar.

d)- KVKKkapsamında durum.

Abonelik sözleşmelerinden kaynaklı yaşanan sorunlar günümüzde devam eden en yaygın sorunlardandır. Özelikle de Taahhütlü kampanyalı işlemlerden kaynaklı sorunlar tamamen tüketici mağduriyeti üzerine kurulu oluşturulan bir sistem üzerinden yürütülmektedir.

Bu konuda yapılan tüm düzenlemeler neredeyse rafa kaldırılmış olup, denetimlerin son derece yetersiz olmasıyla da had sayfaya ulaşmıştır.

Tüketici Bilinci

a)- Eğitim ihtiyacı

b)- Mal/hizmet seçiminde dikkat eksikliği,

c)- Farkındalıkla ilgili sorunlar,

d)- Kamu- STK ların yeterli çaba içinde olmamaları,

Tüketicilerin yasal haklara kavuştuğu 1995 yılından bu yana geçen 25 yılı aşkın süreçte hala en önemli ihtiyaçlardan birinin eğitim yoluyla farkındalık yaratılması, bilincin geliştirilmesi ihtiyacı olduğu gerçeği ile karşı karşıyayız. Bu ihtiyaç sadece tüketicilere yönelik değil aynı zamanda kendileri de tüketici olan mal ve hizmet piyasası tüm aktörlerine yönelik bir ihtiyaç olduğudur.

Bu nedenle de eğitim ihtiyacının öncelikle ve ivedilikle tüketici örgütleri kadrolarına (Eğiticilerin eğitimi) yönelik planlanması ve uygulanması olacaktır.

Eğitim programlarının uygulanmasında Kamu+STK işbirliğinin önemi oldukça büyüktür.

Ayrıca müfredatta yer alan tüketici bilincini artırmayı hedefleyen

Örgütsel Kapasitesinin Geliştirilmesi ihtiyacı

a)- Eğitim ihtiyacı, (Eğiticilerin eğitimi)

b)- Kurumsallaşma eksikliği,

c)- Donanım ihtiyacı,

d)- Yeterli bütçe ihtiyacı,

e)- Yasalardan kaynaklı sorunlar,

f)- Kuruluşlarda temsil eksikliği.

Tüketicilerin yasal haklara kavuştuğu 1995 yılından bu yana geçen 25 yılı aşkın süreçte hala en önemli ihtiyaçlardan birinin eğitim yoluyla farkındalık yaratılması ihtiyacı olduğu gerçeği söz konusudur. Bu ihtiyaç sadece tüketicilere yönelik değil aynı zamanda kendileri de tüketici olan mal ve hizmet piyasası tüm aktörlerine yönelik bir ihtiyaç olduğudur.

Bu nedenle de eğitim ihtiyacının öncelikle ve ivedilikle tüketici örgütleri kadrolarına (Eğiticilerin eğitimi) yönelik planlanması ve uygulanması olacaktır.

Hak Arama Süreci

a)- Tüketici Hakem Heyetleri,

b)- Tüketici Mahkemeleri,

c)- Yargı öncesi süreç.

Ülkemizdeki hak arama süreçlerinin en önemli ayaklarından biri hukuki olarak hak arama ihtiyacıdır. 4077 sayılı TKHK nın yasalaşmasıyla hayatımıza giren TSHH ilerleyen süreçte çok önemli bir misyon üstlenmiş olup, tüm aksaklıklara ve yetersizliklere rağmen örneği olmayan bir yapı olarak önemli hizmetler üreterek tüketicilerin çok kısa sürelerde haklarını almalarının aracı olmaktadır.

Ticaret Bakanlığı ve Tüketici Hakları

a)- Görev alanı açısından,

b)- Mevzuat açısından,

c)- Uygulama açısından

Görev alanı kapsamında, gerek mevzuat hazırlığı/düzenlemeleri, gerekse uygulama alanlarında yapılan çalışmaların ülkemizde tüketici haklarının etkinliği açısından önemi yadsınamaz. Tüketicilerin ihtiyaç ve talepleri ile ülke gerçeklerinin temel alındığı düzenleme ve uygulamaların hayata geçirilmesi tüketiciler açısından oldukça önem taşımaktadır.                                                                                                  Bu nedenlerle de, Almanya Federal Tüketici Bakanlığı örneğinde olduğu gibi, ülkemizde de tüketicinin korunması konusuna objektif bir bakış açısıyla yaklaşılarak, konunun özü gereği ülke gerçekleri ile tüketici ihtiyaçlarını öncelikli olarak tespit edecek, tüketicinin haklarına ilişkin düzenlemeleri gerçek anlamda somut bir biçimde yapacak ve yürütecek bir idari yapının kurulması ve bu idari yapının da sonuç olarak TÜKETİCİ BAKANLIĞI kurulması ihtiyacı her geçen gün artmaktadır.

Öne çıkan hedefler 

*Tüketiciler için gıda, ürün güvenliği, finansal işlemler, tüketici hukuku alanlarında öncelikli olarak okur-yazarlığı arttırmaya yönelik çalışmaların yapılması.

* Eğitim ihtiyacının öncelikle ve ivedilikle tüketici örgütleri kadrolarına (Eğiticilerin eğitimi) yönelik planlanması ve uygulanması.

*Tüketicinin korunması alanında öncelikli eylem planlarının hazırlanması.

* Bağımsız tüketici örgütlerinin (gruplarının) gelişmesinin kolaylaştırılması.

*Tüketicinin korunması alanında paydaşlar arasında daha iyi koordinasyon ve işbirliği teşvik edilmesi,

* Mevzuattan kaynaklı eksiklik/yanlışlıklardan dolayı ortaya çıkan sorunların giderilmesine yönelik önlemlerin hızla alınması,

*Tüketici örgütlerinin örgütsel kapasitesinin geliştirilmesi ve sürdürülebilir olmasının sağlanması.

*Ürün güvenliğine yönelik üretimden tüketime tüm süreçlerin gözden geçirilerek denetimlerin yerele yayılması,

*Tüketici Örgütlerinin Ürünlere Test –Analiz yaptırabilme/yapabilme olanaklarının yaratılmasına ilişkin çalışmalar,

*Aile ekonomisi açısından gıda, ürün ve hizmetlere yönelik ayrı bir bütçenin oluşturulması.

*Tüketim sürecinde Azalt, Yeniden Değerlendir ve Geri Dönüştür” esaslarının benimsenmesi.

*Tüketim sürecinde atıklarının kaynağında ayrılmasını ve ayrı ayrı toplanmasının sağlanması.

*Nihai olarak TÜKETİCİ BAKANLIĞI kurulması ihtiyacına yönelik çalışmaların yapılması.

TÖK STRATEJİK PLAN İZİNSİZ KOPYALANAMAZ. SADECE KAYNAK BELİRTİLEREK ALINTI YAPILABİLİR.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir