TÖK – 2022 yılı fiyat artışlarının yaşamımıza etkisi

Tüketici Örgütleri Konfederasyonu (TÖK) Genel Başkanı Fuat Engin,  TÖK-AR tarafından hazırlanan, 2022 yılı temel gıda maddeleri fiyat artışlarına yönelik araştırma sonuçlarını değerlendirdiği yazılı açıklamasında, dört zincir marketin, 23 çeşit temel gıda maddesi fiyatlarının aylık olarak kayıt altına alındığını, gerçekleşen artışların ölçüsüz bir biçimde artarak devam ettiğini, bu durum karşısında tüketicinin artık temel gıda maddelerine ulaşamadığını belirterek, durumun kabul edilemez olduğunu, emekli ve çalışanların gelirlerindeki artışın, fiyat artışları karşısında hızla eridiğini ve bu şekilde ortaya çıkan derin yoksulluğun toplumsal bir sorun haline geldiğini, alım gücünün her geçen gün daha da fazla azalarak sefalet sınırına yaklaşıldığını tespit ettiklerini zaman geçirmeden gerekli önlemelerin alınarak öncelikle tüketicinin alım gücünün yeterli bir biçimde arttırılmasını ve fiyat artışlarının, gerek üretim sürecindeki girdi fiyatları, gerekse fırsatçılardan kaynaklı fiyat artışlarına DUR denilmesinin artık bir gereklilik değil yaşamsal bir zorunluluk olduğunu, aksi durumda tüketicilerde beslenmeden kaynaklı sağlık sorunlarının hastanelerdeki yoğunluktan da anlaşılacağı üzere daha da boyut kazanarak artmaya devam edeceğini belirtti.

Basına ve Kamuoyuna;                    

TÜKETİCİ OLARAK, TÜKETEMEDİĞİMİZ İÇİN TÜKENİYORUZ!..     

 2022 yılı 01 Ocak-31 Aralık  döneminde;                                                                                                     

Ülkemizde yaşanan fiyat artışları 31 Aralık 2022 itibariyle artık kontrol edilemez bir hale gelmiştir.

Başta akaryakıt ürünleri olmak üzere, doğalgaz ve elektrik gibi enerji kaynaklarına yapılan fahiş orandaki zamların, tüm üretim ve tüketim süreçlerine olumsuz etkileri olduğu açıktır.

Diğer yandan fırsatçılar tarafından üretim girdilerinin yüksekliği bahane edilerek yapılan fahiş zamlar tüketiciyi TÜKETMEKTEDİR.

Özellikle akaryakıt ürünlerine yapılan zamlar her defasında fiyatlara yansıtılmakta olup, akaryakıt ürünlerine yapılan indirimlerin ise, ürün fiyatlarına indirim olarak yansıtılmaması ve yeniden yapılan fiyat artışları nedeniyle de tüm ürünlerin fiyatının artırılması nedeniyle de, fiyat artışları artık kontrolden çıkmıştır.

Akaryakıt ürünlerinde, genel olarak ortalama en az yüzde 150, Enerji tüketiminde ise, (elektrik, doğalgaz vd.) yüzde 136 ile yüzde 180 arasında fiyat artışları olduğu gerçeğiyle karşı karşıyayız.

Enerji ürünlerine yapılan zamların iğneden ipliğe tüm tüketim maddelerine kontrolsüz bir biçimde yansıtılmasıyla tüketiciler cehennem azabını yaşamaya devam etmektedirler.

Tüm bu olumsuzlukların konut kira-satış fiyatlarına yansıtılmasıyla da önemli bir barınma sorunun ortaya çıkmış olması tüketicileri bu açıdan da oldukça zorlamaktadır.  

Bugün tüketiciler artık kira+beslenme+faturalar sarmalı içinde kaybolmuşlardır. Sosyal yaşamın olmazsa olmazlarından kültür, sanat, gezi, vd. sosyal faaliyetleri artık gerçekleştirmek mümkün değildir.

TÜİK in açıkladığı yıllık yüzde 64,27, Altı aylık enflasyon ise yüzde 15,39 oldu.

Bu durum açıklanan asgari ücret oranının aynı zamanda açlık sınırının altında kalması sonucunu doğurmuştur. İstanbul Ticaret Odası gıda enflasyonunu yüzde 92,97 olarak açıklanmış olup, bağımsız enflasyon araştırma grubu ENAG ise yıllık enflasyon oranını yüzde 137,55 olarak açıklamıştır.

Bu ölçümler arasındaki önemli fark ister istemez TÜİK in açıklamış olduğu enflasyon oranlarını tartışmaya açmış ve tüketiciler açısından önemli ölçüde güven sorunu yaratmıştır.

Tüketici Örgütleri Konfederasyonu araştırma merkezi (TÖK-AR) yaptığı çalışma sonucu, 2021 yılında başlayan ve özellikle de son bir yılda tüketicinin yaşamını olumsuz etkileyen fahiş fiyat artışları, her geçen gün boyut kazanarak tüketicinin alım gücünü yer ve yeksan etmiştir/etmektedir.

Yarınımıza ve çocuklarımızın geleceğine ilişkin kaygımız giderek artan oranda devam etmektedir.

2022 yılında, 4 zincir markette, 23 çeşit temel tüketim maddesini aylık olarak kayıt altına aldığımız fiyatların ölçüsüz bir biçimde artarak devam ettiğini, bu durum karşısında tüketicinin artık temel gıda maddelerine ulaşamadığını 2022 yılında da fiyat artışlarının dur durak bilmeden artan hızla devam ettiğini tespit etmiş bulunuyoruz.

Tüketicinin olmazsa olmazı olan temel gıda maddelerinin 2022 yılı fiyat artışlarına baktığımızda, zam şampiyonu olan Kuru Soğan % 528, Kaşar peyniri % 227, Beyaz peynir % 214, Sucuk % 211, Yumurta% 204, Patates % 178, Süt% 177, Su% 171, Şeker % 145, Tereyağı% 137, Pirinç% 130, Makarna% 130 Zeytinyağı% 125, Mercimek% 108, Kıyma%107, Un% 106, oranında arttığı, listedeki diğer temel ürünlerde de değişik oranlarda artmaya devam etmiştir/etmektedir.

İzlemeye aldığımız zincir marketlerin son iki yılda karlılık oranlarına baktığımızda, tespit ettiğimiz artış oranlarının manidar olduğunu görebiliyoruz.

Gıda enflasyonunun en önemli sebepleri arasında yer alan tarımsal girdi fiyatlarındaki bu yüksek artışların artarak devam etmesi ile fırsatçıların bu durumu haksız kazanç sağlamaya dönüştürmesi karşısında,  çalışan ve emekli tüketicinin temel sorunu maaşın/gelirin ne kadar olduğu değildir.       Temel sorun, söz konusu gelirin, Gıda maddeleri+Kira+ Faturalar gibi zorunlu giderler başta olmak üzere temel ihtiyaçlar karşısındaki insanca yaşayabilecek bir alım gücüne sahip olmasıdır.

 TÜİK verilerine göre emeğiyle çalışanların milli gelirden aldığı pay 2021 yılı 2. Çeyrekte: %32,6 iken, 2022 yılı 2. Çeyrekte: %25,4’e düşmesi durumun vahametini göstermektedir. Artık biliyoruz ki, bugün milyonlarca asgari ücretli ve asgari ücretin altında maaş alan emeklinin gelir durumu derin yoksulluktan öte toplumsal sefalet noktasına gelmesi Türk-İş, aralık ayında tespit ettiği açlık sınırının 8 bin 130 TL’ye, yoksulluk sınırının da 26 bin 483 TL’ye yükselmesinden de anlaşılmaktadır.                         

TÜİK’ e göre, 2022 yılı Ekim ayında 14 milyon 883 bin 717 kişinin işsiz olması tüketicinin içinde bulunduğu vahim durumu daha da artırmaktadır.                                                                                   

TÜİK ve Merkez Bankası tarafından açıklanan ‘tüketici eğilim anketi’ sonuçlarına göre, Cumhuriyet tarihinin en düşük tüketici güven endeksi,  toplumsal sefaletin en önemli göstergelerinden biridir.

Tüm bu yaşananlar karşısında enflasyonla mücadele edildiğini düşünmek/söylemek ise tam bir safdillilik olacaktır.

Bir kez daha söylüyoruz, Sosyal hukuk devleti olmanın gereği, Anayasanın 172. Maddesi ile Evrensel Tüketici Haklarından, Tüketicilerin temel ihtiyaçlarının karşılanması, ekonomik çıkarlarının korunması, zararlarının karşılanması haklarına ilişkin beslenme barınma, ısınma, aydınlanma gibi önlemleri almak sosyal devlet olmanın en temel gereklerinden olup, aynı zamanda ülkeyi yönetenlerin en temel görevlerinden olmak zorundadır.

TÜRK-İŞ araştırmasına göre, açlık sınırının 8.130,00 TL na, yoksulluk sınırının 26.483,00 TL na ulaştığı bu dönemde Tüketicinin bahanelere değil acilen kalıcı desteğe ihtiyacı olduğunu biliyoruz ve yaşanan sorunlara hızla çözüm üretilmesi gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz..

Tüketiciler olarak artık sözün bittiği noktadayız. Zamların zulmüne zaman geçirmeden son verilmelidir.

TÖK olarak, temel ihtiyaçlar konusunda tüketicinin ekmeğine aşına soğuk su katanları ve buna göz yumanları bir kez daha uyarıyoruz!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir